22 Aralık 2010

every memory of looking out the back door

"I miss it now, i can’t believe it.
So hard to stay, too hard to leave it.


...


It’s hard to say it, time to say it,
Goodbye…"

15 Aralık 2010

stop for a minute

Her ne kadar Keane gibi bir grup için "araya giren zenci repçi" konsepti çok alakasız dursa da dinledikçe sevilebilecek bir şarkıymış hakkaten. Aylar öncesinden ilk dinlediğimde anlamıştım zaten, en keyifli kısmı "haydi eller havaya" diye girilen nakaratı şarkının. Ayrıca Keane şarkısı değilmiş gibi dinlenince daha çok sevilebilir sanırım. Şarkı için çeşitli ortamlarda "not Keane" dense de, bazı sözlerine de dikkat edince ne de güzel ve yalınmış farkına varıyor insan.


"sometimes i feel like a little lost child, sometimes i feel like the chosen one."

10 Aralık 2010

aile saadeti

Öncelikle tanıştırayım, eşgallerini verelim.

 
Kızımız Moz.


 
 Paşa bey.


 
Oğlumuz Mahmut.


 Triplere bak çirkinin.


Paşa bey maket gibiyken.


 O tabak bitmeden hiçbir yere gidemezsin.


 Aldanmayın, çok yırtıktır. Bi ara bana küstü, trip falan attı.


 
Zaman geçtikçe büyüyorlar tabi, yaşlanıyorlar ve hayat onları da yoruyor. (İlk sevgilisinden ayrıldığı zaman Paşa)

 
Surata bak, dünyanın en gamsız kaplumbağası, ayrıca kabuğuna sığmayan bir karakteri vardır.


 
Moz'un göbek yaptığı günlerden. Soldaki Paşa'nın yıllar önce kaybolan abisi, birgün gelip bizi buldu, yine birgün trajik bir şekilde kayıplara karıştı. Umarım iyi bir yerlerdedir şimdi.



Bu da günün şarkısı: 



03 Aralık 2010

küçücük, ufacık, minicikken

Elektrikler kesildiği zaman düşünce gücüyle geri getirebileceğimi sanıp, saatlerce televizyon karşısında meditasyon yapar gibi oturur ona enerji yüklemeye çalışırdım. Gremlinlerin gerçek birer hayvan olduğunu zannedip aileme uzun süreler "biz de alalım noolur" baskısı yapmışlığım vardır. Bir köpek tarafından ısırılırsam kurt adama dönüşeceğimi de sandım bir süre.

Ağaçların konuşabildiğini ve dünyadaki en bilge varlıklar olduğunu zannederdim. Iker Casillas'ın ismini "İlker" olarak bilirdim. Türk asıllı sanıp, desteklerdim, uyanmam çok geç olmadı lakin. Dünyanın sonunun bir uzaylı istilası ile geleceğini zanneder ve her gece yatmadan önce gökyüzüne bakar, asayiş berkemal mi değil mi diye kontrol ederdim. Belki öyle olur, kim bilir? Bir de "asayiş berkemal"i çok ünlü birisi zanneder, "kim yahu bu adam?" diye düşünürdüm kendi kendime.

"Sıhhatler olsun"u "Saatler olsun" diye söyler, hiç de sorgulamazdım "bu ne demek lan" diye, büyükler diyorsa vardır bir bildikleri sonuçta. Babaannemin doğuştan yaşlı olduğunu, hiç ölmeyeceğini zanneder, bir tanrının ve noel babanın gerçekten varolduğuna inanırdım.*


* ikincisine belki hala inanıyorumdur, bilemedim.

01 Aralık 2010

bir hayvanı sevmekle başlayacak her şey

Hayvan sevgisi başkadır, bana göre sevginin en karşılıksızı, en saf halidir hatta. İnsanlığın kurduğu bütün ikili ilişkilerin neredeyse hepsi karşılıklı menfaate dayalıdır.

Ailemiz bizi sever büyütür, ileride o da bize bakar elimiz ayağımız olur diye içten içe. Biz de onları severiz, en nihayetinde hiçbir şey olmasalar bile varlığımızın yegane sebebidirler sonuçta, minnet duyarız böyle bir şeye vesile oldukları için. Tabi evlat sahibi olmak da gerek biraz sanırım bu hissiyatı tam manasıyla anlayabilmek için. Aile kavramını "9 ay karnında taşıdı, besledi bokunu temizledi büyüttü okuttu" dan daha fazla görmemden dolayıdır belki, bilemiyorum.

Sevgilimizi severiz o da bizi sevsin diye, sevilmek güzel şey sonuçta, hele ki istenilen kişi tarafındansa bu. Bir yerde karşılıklı ego okşamalarıdır. Arkadaşlık ilişkileri de buna benzer ucundan, fedakarlık üzerine kuruludur en güçlü dostluklar ve zor zamanda herkes birbirinin yanında olur. Güvenebileceğin ve sığınabileceğin bir liman gibi...

Ama beslediğiniz bir su kaplumbağası için hiçbir beklenti içerisine giremezsiniz, sadece seversiniz ve beslersiniz. Asla en kederli anınızda "çok dertliyim ya gel bi demlenelim, hem laflarız" diyemeyeceğinizi bilirsiniz, en sıkışık anınızda cebinize para sıkıştırmayacağını da, "seni çok seviyorum" dediğinizde "ben de seni" karşılığını da duyamayacaksınız asla ondan.

Bunların hepsini bilirsiniz ve yine de seversiniz. Yani bir karşılığı yoktur benim nazarımda hayvan sevgisinin, o yüzden en safıdır. Gözlerinin içine baktığımda hissettiğim ve gördüğüm şey, huzur ve saflık sadece.